Attila İLHAN
Attila İlhan 1925'te İzmir'in Menemen ilçesinde doğdu.İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki yüksek öğrenimini yarıda bıraktı, gazete ve dergilerde çalıştı. Demokrat İzmir Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü ve Başyazarlığından Ankara'da Bilgi Yayınevi Danışmanlığına geldi (1973-1980). Senaryolarında Ali Kaptanoğlu adını kullandı. Belli başlı filmleri: Yalnızlar Rıhtımı (Lütfi Akad), Ateşten Damlalar (Memduh Ün), Rıfat Diye Biri (Ertem Gönenç), Şoför Nebahat (Metin Erksan), Devlerin Öfkesi (Nevzat Pesen), Ver Elini İstanbul (Aydın Arakon). Şimdi İstanbul'da bağımsız yazar.
ESERLERİ :
ŞİİR: Duvar (1948) Sisler Bulvarı (1954) Yağmur Kaçağı (1955) Ben Sana Mecburum (1960) Bela Çiçeği (1962) Yasak Sevişmek (1968) Tutkunun Günlüğü (1973) Böyle Bir Sevmek (1977) Elde Var Hüzün (1982) Korkunun Krallığı (1987) Ayrılık Sevdaya Dahil (1993)
ROMAN: Sokaktaki Adam (1953) Zenciler Birbirine Benzemez (1957) Kurtlar Sofrası (1963/64) Bıçağın Ucu (1973) Sırtlan Payı (1974) Yaraya Tuz Basmak (1978) Fena Halde Leman (1980) Dersaadet'te Sabah Ezanları (1981) Haco Hanım Vay (1984) O Karanlıkta Biz (1988)
GEZİ NOTLARI : Abbas Yolcu (1957)
Reşat Nuri GÜNTEKİN

25 Kasım 1889 - İstanbul
1956 - Londra
Güntekin 25 Kasım 1889'da İstanbul'da doğdu. Roman, oyun ve öykü yazarıdır. Yapıtlarında her kesimden bireyi ve farklı toplumsal ortamları güçlü bir gözlemcilik ve gerçekçilikle betimlemiş, çağdaş Türk edebiyatının okur kitlesinin genişlemesine önemli katkılarda bulunmuştur. İlk öğrenimini Çanakkale'de Mekteb-i İptidai'de yaptı. Çanakkale İdadisi'nde, Mekteb-i Sultani'de (Galatasaray Lisesi) ve İzmir'de bir Fransız okulunda okudu. Sınavla girdiği Darülfünun-i Osman-i Ulum-i Edebiyye Fakültesi'ni bitirdi(1912). 1913'te Fransızca öğretmeni olarak Bursa Sultanisi'ne atandı. İstanbul'da Vefa ve Erenköy Liselerinde müdürlük yaptı(1916-1919). 1931'e değin çeşitli liselerde Türkçe, Fransızca, Edebiyat, Felsefe ve Pedagoji dersleri verdi. Ardından milli eğitim müfettişi oldu ve 1939'a değin bütün Anadolu'yu dolaştı. Bir dönem (1939-43) Çanakkale milletvekilliği yaptı. 1947'de Milli Eğitim baş müfettişliğine getirildi. 1950'de Paris'te kültür ateşeliği ve öğrenci müfettişliği yaparken, UNESCO'da Türkiye temsilciliğini de üstlendi. 1934'te emekli olduktan sonra İstanbul Şehir Tiyatroları Edebi Kurul üyeliğine seçildi. Kanser tedavisi için gittiği Londra'da öldü.
Reşat Nuri, edebiyat yaşamına 1917'de DİKEN dergisinde çıkan Eski Ahbap adlı öyküsüyle başlamıştı. 1918-19 yıllarında Zaman gazetesinde “Temaşa haftaları” başlığı altında tiyatro eleştirileri yazdı. Yazarlığının bu ilk döneminde şair, Nedim, Büyük Mecmua, İnci, Diken dergileri ile Der saadet ve Zaman gazetelerinde yayımlanan öykü, roman ve oyunlarında kendi adının yanı sıra çeşitli takma adlar da (Hayrettin Rüştü, Mehmet Ferit,Cemil Nimet)kullandı. Mizah ve magazin dergilerindeki yazılarını ise Ateşböceği, Ağustosböceği, Yıldızböceği imzaları ile yayımladı. 1922'de vakit gazetesinde tefrika edilen ve gene aynı yıl kitap olarak yayımlanan Çalıkuşu (33.bas.1987) adlı romanı ile üne kavuştu. Bu yapıtını aslında İstanbul kızı adıyla oyun olarak yazmış, o dönemin koşullarında sahneleme olanağı bulamayınca romana dönüştürmüştü. Türk edebiyatında gerçekçi yönelimin ilk örneklerinden sayılan Çalıkuşu, dili, anlatımındaki rahatlığı, duygusal yanlarıyla uzun yıllar elden düşmeyen bir yapıt olarak kalmış, sinema ve TV'ye de uyarlanmıştır. Romanda bir aşk ilişkisinde düş kırıklığına uğrayan,iyi eğitim görmüş, İstanbullu genç ve idealist öğretmen Feride'nin tanıklığıyla Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'ndaki durumu sergilenir; farklı yaşam biçimleri, farklı anlayışlar, gelenek ve görenekler, toplumsal çatışmalar, Feride'nin gündelik yaşamı, duygu dünyası ile içiçe verilir. Reşat Nuri Dudaktan Kalbe(1925-1991),Akşam Güneşi(1926-1988), Bir Kadın Düşmanı(1927-1988) adlı romanlarında da aynı temaları işlemiştir; bu yapıtlarda da kahramanlarının duygusal ilişkileri ve çoğu kez mutsuzlukla sonuçlanan serüvenleri ön plana çıkar.
Reşat Nuri, 1920'den sonraki yapıtlarında,temel roman anlayışını değiştirmeden toplumsal sorunlara eğilmiştir. Yeşil Gece'de (1928-1986) mutsuz evlilikleri, Eski Hastalık'ta (1938-1989) Cumhuriyet'in getirdiği yenileşme hareketlerini konu almıştır. Yaprak Dökümü'nde (1930-1988) değişen sosyoekonomik koşullara ayak uyduramayan, bu koşulların getirdiği ahlak anlayışı ile çelişki içindeki küçük bir bürokratın ve parçalanan ailesinin dramı sergilenir; Miskinler Tekkesi'nde (1946-1986) dilenciliğin, Kan Davası'nda (1962-1986) kan gütme geleneğinin açtığı yaralar anlatılır. Reşat Nuri romanlarında sayısız insan tipi yaratmıştır. Çoğunluk erkek olan kahramanları, dış görünümlerinden çok psikolojik özellikleriyle işlenen ve genellikle iyi-kötü, idealist-çıkarcı, tutucu-yenilikçi gibi karşıtlıklar içinde verilen tek boyutlu karakterlerdir, Mizaha daha geniş yer verdiği öykülerinde de, vazgeçemediği temalar olan aşk yalnızlık, fedakarlık, dostluk, ihanet vb. ön plandadır. Çoğu sahnelenmiş olan oyunlarında ise açık ya da kapalı olarak bazı savlara yer verir: Aşk,töre, namus kavramları üzerinde kurulu Eski rüya(1922), Evlilikte cinsel dengenin önemini vurgulayan Taş Parçası(1926), Hülle uygulamasını taşlayan Hülleci(1926), Devlet-halk işbirliğinin gerekliliği üzerinde duran Bir Yağmur Gecesi(1943), geçim sıkıntısı nedeniyle çözülen aileyi konu alan ve en başarılı oyunu kabul edilen Balıkesir Muhasebecisi(1953), Diktatörlüğü yergili bir dille ele alan Tanrıdağı Ziyafeti (1955) bu anlayışına örnektir.
Anadolu gezileri sırasındaki gözlemlerini Anadolu Notları(1956,2 cilt;1988,2 cilt) adıyla kitaplaştırılan Reşat Nuri, ayrıca öğrenciler için kitaplar (Dil ve Edebiyat,Türk kıraatı [1930;Refet Avni ile birlikte] ve bir sözlük (Fransızca-Türkçe resimli büyük dil kılavuzu [1935; İ.H.Danişment, A.S,Delil başı,N.Ataç ile birlikte] J.J.Rousseau, Balzac, Zola, Camus gibi yazarlardan çeviriler yapmıştır. Tiyatroyla ilgili yazıları ise Reşat Nuri Güntekin'in Tiyatro İle İlgili Makaleler(1976) adıyla K.Yavuz adıyla derlenmiştir.
Öbür önemli yapıtları: Roman.Gizli el(1924-1988), Damga(1924-1988), Kızılcık Dalları(1932-1987), Gökyüzü(1935-1986), Ateş Gecesi(1942-1988), Değirmen(1944-1987), Harabelerin Çiçeği(1953-1987); 1918'de Zaman gazetesinde Cemil Nimet imzası ile tefrika edildi.), Kavak yelleri(1961-1986), Sönmüş Yıldızlar(1918-1986), Leyla ile Mecnun(1928-1988), Olağan İşler(1930-86), Oyun: Hançer(1920), Ümidin Güneşi(1924), Gazeteci Düşmanı, Şemsiye Hırsızı, İhtiyar Serseri(1925), Bir Köy Hocası(1928), Babür Şah'ın Seccadesi(1931), Bir Kır Eğlencesi(1931), Ümit Mektebinde (1931), Felaket Karşısında, Göz Dağı, Eski Borç(1931), İstikbal(1933), Vergi Hırsızı(1933), Yaprak Dökümü(1971), Eski Şarkı(1971).
Ziya GÖKALP

23 Mart 1876 - Diyarbakır
25 Ekim 1924 - İstanbul
Ziya Gökalp 1876 yılında Diyarbakır'da doğdu. İstanbul'da Baytar Mekteb-i Alisi'nin son sınıfından alınıp tevkif edildi. Dokuz ay hapislikten sonra memleketine sürüldü. 1908'de Diyarbakır İlköğretim Müfettişi, 1910'da da İttihad ve Terakki Partisi Genel İdare Kurulu üyesi oldu. İstanbul'a yerleşti. Darülfünun'da sosyoloji dersleri verdi. Genç Kalemler ile Türk Yurdu'nda yazılar yazdı. Yeni Mecmua'yı çıkardı. İstanbul işgal edilince Malta'ya sürüldü (1919). 1923'te Telif ve Tercüme Ercümeni Reisliği'ne tayin edildi. Diyarbakır milletvekili oldu (1923). Hastalanınca tedavi için İstanbul'a geldi ve bu şehirde öldü.
Türkçülük akımını sistemleştirip topluma mal etti. Türk toplumunun her alanda yücelmesi için çalıştı. Milli kültür kaynaklarına dönüşü sağladı. Milli edebiyat akımının kuvvetlenmesini temin etti. Düşüncelerini halka yayabilmek için makale, öğretici şiir, destan ve masal türlerinde popüler eserler verdi.
Eserleri :
Şiirleri: Kızıl Elma (1915), Yeni Hayat (1918), Altın Işık (1923).
Diğer eserleri : Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak (1918), Türkçülüğün Esasları (1923), Yeni Türkiye'nin Hedefleri.
Necip Fazıl KISAKÜREK

26 Mayıs 1905 - İstanbul
25 Mayıs 1983 - İstanbul
Necip Fazıl, 26 mayıs 1905'de, Abdülbaki Fazıl Bey ve Mediha Hanım'ın ilk çocukları olarak İstanbul'da, Çemberlitaş civarında bir konakta dünyaya geldi. Babası, küçük Necip'in doğumundan sonra hukuk mektebini bitirmiş, bazı memuriyetlerde bulunmuş silik bir şahsiyet. Konağın otoritesi olan büyük baba Mehmet Hilmi Efendi cinayet mahkemesi reisliğinden emekli olup aslen Maraşlı'dır ve Dulkadir oğullarına kadar uzanan Kısakürekler sülalesinden gelir. Necip Fazıl'ın çocukluğu, torununu şımartacak kadar seven bu büyük babanın himayesinde, bu kalabalık konakta, dadılar, mürebbiyeler, lalalar arasında geçer. İlerde, bu konakta geçen çocukluğuna ait hatıraların izleri, eserlerinden bazılarına aksedecektir; “Bir yalnızlık gecesinin vehimleri” hikayesi gibi). Necip Fazıl'ın ilköğrenimi, çeşitli okullarda kesintili ve düzensiz bir şekilde geçmiştir. Önce Gedikpaşa'da bir Fransız mektebinde, Büyükdere Emin Efendi mahalle mektebinde, Vaniköy Mekteb-i İttihat mektebinde (Peyami Safa bu mektepte mubassır: gözeticidir) okur. Nihayet Heybeliada Numune Mektebi'nden diploma alır. O yıl Heybeliada'daki bahriye Mektebi'ne (Askeri Deniz Lisesi) yazılır. Namzet (subay adayı) ve harp sınıflarında beş yıl okuduğu bu okuldan da diploma alamayarak ayrılır. Ancak burası ona Edebiyatın kültürünü ve zevkini aşılamıştır. İlk şiirlerini ve nesirlerini burada yazmaya başlamıştır. Yahya Kemal, Ahmet Hamdi (Eski Diyanet İşleri Başkanı Aksekili Hamdi Efendi), Hamdullah Suphi (Tanrıöver) bu okuldaki hocaları arasındadır. 1925'lerde yazdığı, hikaye kitaplarına girmemiş Lö Sid adlı hikayesi, bu okulda, hocası Yahya Kemal'le ilgili bir hatırasından kaynaklanır. Aynı okulda, hatıralarında “Derin irfan sahibi... edebiyat ve felsefeden riyaziye ve fiziğe kadar nüfuz edebilmiş.. birkaç risalecikten başka hiçbir şey neşretmemiş” bir de edebiyat hocası vardır: İbrahim Aşki Efendi. Necip Fazıl'ın daha sonraları tasavvufa yönelmesinin ilk teşvikleri bu nev'i şahsına mahsus insandan gelmiştir. Bahriye Mektebi'nden ayrılan Necip Fazıl 1921'de Darülfünun felsefe şubesine yazılır. Bu öğrenimini de tamamlayamaz. Hükümetin açtığı bir müsabakayı kazanarak burs alır ve felsefe öğrenimi için Paris'e gider. Burada da düzenli bir öğrenci değildir. Kısmen sanat çevrelerinde bulunursa da, Paris'in eğlence hayatı onu daha çok çeker ve hatıralarındaki ifadesi ile bir bohem hayatı yaşar. Türkiye'ye dönüşünde, İstanbul'da ve Anadolu'da milli ve yabancı bazı bankalarda memuriyet ve müfettişliklerde bulunan Necip Fazıl, değişik süre ve aralıklarla bir Fransız mektebinde, Ankara Devlet Konservatuarında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinde ve Robert Kolej'de çeşitli dersler vermiştir. Bu arada felsefedeki öğrenciliğinden beri girmiş olduğu basın çevresi, kendisi için meslek hayatı olarak daha çekici ve eser vermesine daha müsait gördüğünden 1942'den sonra aylıklı memuriyetlerden ayrılmıştır. Bu tarihten sonra bütün geçimini yazılarından ve yayın mesleğinden sağlamıştır. Son yıllarına kadar Büyük Doğu dergisinin ve Büyük Doğu yayınlarının sahibi ve yazarı olduğu gibi, bazı günlük gazetelerde de zaman zaman fıkra ve makaleleri yayınlanmaktaydı. Necip Fazıl Kısakürek uzunca süren fakat fikri faaliyetini ve yazı yazmasını engellemeyen bir hastalıktan sonra Erenköy'deki evinde 25 Mayıs 1983'te ölmüştür.
Nazım Hikmet RAN

1902 - Selanik
1963 - Moskova
Selanik'te doğdu. Heybeliada Harbiye Mektebi'ni bitirdi. Hamidiye Kruvazörü güverte subayı iken, sağlık nedeniyle askerlikten çıkarıldı. Bolu'da bir süre öğretmenlik yaptı, daha sonra Trabzon üzerinden Batum'a, oradan da Moskova'ya geçti. Kutv Üniversitesi'nde ekonomi politik öğrenimi gördü. 1924'te yurda döndü. Aydınlık Gazetesinde yayınlanan yazı ve şiirleri yüzünden on beş yıl hapsi istenince Moskova'ya kaçtı. 1928 Af Kanunu'ndan yararlanıp tekrar yurda döndü. Resimli Ay dergisinde çalışmaya başladı. 1932'de yeniden dört yıl hapse mahkum olduysa da, bu kez Onuncu Yıl Affı'ndan yararlandı. Gazetecilik yaptı, film stüdyolarında çalıştı. 1938'de Harp Okulu'ndaki aramalarda ele gecen şiir ve kitaplarıyla orduyu kışkırttığı ileri sürüldü ve 28 yıl 4 aya hüküm giydi. Çankırı ve Bursa cezaevlerinde yattı. 1950'de özgürlüğüne kavuştuysa da sürekli olarak izlenmekten kurtulamadı. Askere alınması kararlaştırılınca tekrar Moskova'ya kaçtı. 25 Temmuz 1951'de T.C. yurttaşlığından çıkarıldı. Bunun üzerine Nazım, Polonya uyruğuna geçti. 1963'te öldü. Moskova'da toprağa verildi. Mezarı oradadır.
Şiir Kitapları:
853 Satır (1929), Jokand ile Si-Ya-U (1929), Varan 3 (1930), 1+1=1 (Nail V. ile birlikte, 1930), Sesini Kaybeden Şehir (1931), Benerci Kendini Niçin Öldürdü (1932), Gece Gelen Telgraf (1932), Taranta Babu'ya Mektuplar (1935), Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı (1936), Kurtuluş Savaşı Destanı (1965), Saat 21-22 Şiirleri (1965), Rubailer (1966), Dört Hapishaneden (1966), Yeni Şiirler (1966), Memleketimden İnsan Manzaraları (1966-1967), Son Şiirleri (1970).
Peyami SAFA

1899 - İstanbul
15 Haziran 1961 - İstanbul
Peyami Safa 1899'da İstanbul'da doğdu, 15 Haziran 1961'de İstanbul'da yaşamını yitirdi. Şair İsmail Safa'nın oğlu. Düzenli bir eğitim almadı. Kendi kendini yetiştirdi. 13 yaşında hayata atıldı. Posta Telgraf Nezaretinde çalıştı. Öğretmenlik (1914-1918), gazetecilik (1918-1961) yaptı. Hayatını yazıları ile kazandı. Kardeşi İlhami ile Yirminci Asır adlı bir akşam gazetesi çıkardı. Bu gazetede "Asrın hikâyeleri" ilk hikâyelerini imzasız yayınladı (1919) Ayrıca, Kültür Haftası (21 sayı, 15 Ocak-3 Haziran 1936) ve Türk Düşüncesi (63 sayı, 1953-1960) adlarında iki de dergi çıkardı. Tasvîr-i Efkâr, Cumhuriyet, Milliyet, Tercüman, Son Havadis gazetelerinde yazdı. Çok sevdiği oğlu Merve'yi askerlik hizmeti yaparken kaybedince derinden sarsıldı. Bu olaydan birkaç ay sonra İstanbul'da öldü. Edirnekapı Şehitliği'nde toprağa verildi. Fransızcayı, gramer kitabı yazabilecek kadar öğrendi. 43 yıl hiç durmadan yazdı. Güçlü bir fikir adamı, romancı ve polemikçiydi. Nâzım Hikmet Ran, Nurullah Ataç, Zekeriya Sertel, Muhsin Ertuğrul, Aziz Nesin'le girdiği polemikler unutulmaz. Ölümünden hemen önce Son Havadis gazetesi başyazarıydı. Kendince edebî değeri olmayan romanlarını "Server Bedi" ismiyle yayımladı. Sayıları 80'i bulan bu kitaplar içinde Cumbadan Rumbaya (1936) romanı ve Cingöz Recai polis hikâyeleri dizisi ünlüdür. Ayrıca ders kitapları da yazdı.
ESERLERİ:
ROMAN: Gençliğimiz (1922) Şimşek (1923) Sözde Kızlar (1923) Mahşer (1924) Bir Akşamdı (1924) Süngülerin Gölgesinde (1924) Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü (1925) Canan (1925) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930) Fatih-Harbiye (1931) Atilla (1931) Bir Tereddüdün Romanı (1933) Matmazel Noralya'nın Koltuğu (1949) Yalnızız (1951) Biz İnsanlar (1959)
ÖYKÜ: Hikayeler (Halil Açıkgöz derledi, 1980)
OYUN: Gün Doğuyor (1932)
İNCELEME-DENEME: Türk İnkılâbına Bakışlar (1938) Büyük Avrupa Anketi (1938) Felsefî Buhran (1939) Millet ve İnsan (1943) Mahutlar (1959) Mistisizm (1961) Nasyonalizm (1961) Sosyalizm (1961) Doğu-Batı Sentezi (1963) Sanat- Edebiyat-Tenkid (1970) Osmanlıca-Türkçe-Uydurmaca (1970) Sosyalizm-Marksizim- Komünizm (1971) Din-İnkılâp-İrtica (1971) Kadın-Aşk-Aile (1973) Yazarlar-Sanatçılar-Meşhurlar (1976) Eğitim-Gençlik-Üniversite (1976) 20. Asır- Avrupa ve Biz (1976)
DERS KİTAPLARI: Cumhuriyet Mekteplerine Millet Alfabesi (1929) Cumhuriyet Mekteplerine Alfabe (1929) Cumhuriyet Mekteplerine Kıraat (Dört cilt, 1929) Yeni Talebe Mektupları (1930) Büyük Mektup Nümuneleri (1932) Türk Grameri (1941) Dil Bilgisi (1942) Fransız Grameri (1942) Türkçe İzahlı Fransız Grameri (1948)
Orhan KEMAL

15 Eylül 1914 - Adana
2 Haziran 1970 - Sofya
Orhan Kemal'in asıl ismi Mehmet Raşit Öğütçü'dür. 15 Eylül 1914'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde doğdu. İlk Büyük Millet Meclisi'nde Kastamonu Mebusu yapılan ve seçildiği Adalet Bakanlığından, 3 gün sonra istifa ettirilip nerdeyse tüm İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanan Abdülkadir Kemali Bey'in oğludur. Babasının, 1930'da Ahrar Fırkasını kurmak ve gazete çıkarmak yüzünden öldürülme korkusuyla Suriye'ye geçmesi üzerine, Orhan Kemal de ortaokulun son sınıfında öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Suriye ve Lübnan'da bir süre babasıyla birlikte kaldı. 1932'de Adana'ya döndü. İşçilik, dokumacılık, ambar memurluğu, katiplik yaptı. Askerliği esnasında, komünizm propagandası yapma suçlamasıyla 5 yıl hapse mahkum oldu. Cezasını çektikten sonra amelelik, sebze nakliyeciliği, Adana Verem Savaş Derneği'nde katiplik yaptı. 1950'de İstanbul'a yerleşti, hayatını yazılarıyla kazandı. Bulgaristan ve Romanya Yazarlar Birliği'nin davetlisi olarak, daha çok da tedavi amacıyla gittiği Sofya'da 2 Haziran 1970'te beyin kanamasından öldü. İstanbul'da toprağa verildi.
ESERLERİ:
ÖYKÜ: Ekmek Kavgası 1949, Sarhoşlar 1951, Çamaşırcının Kızı 1952, 72. Koğuş 1954, Grev 1954, Arka Sokak 1956, Kardeş Payı 1957, Babil Kulesi 1957, Dünyada Harp Vardı 1963, Mahalle Kavgası 1963, İşsiz 1966, Önce Ekmek 1968, Küçükler ve Büyükler (ö.s.) 1971. Öykülerinden yapılan derlemeler Bilgi Yayınevi'nce dört cilt olarak yayınlandı: I. Yağmur Yüklü Bulutlar 1974; II. Kırmızı Küpeler 1974; III. Oyuncu Kadın 1975; IV. Serseri Milyoner/İki Damla Gözyaşı 1976. Arslan Tomson, (ö.s.) 1976; İnci'nin Maceraları (ö.s.) 1979.
ROMAN: Baba Evi 1949, Avare Yıllar 1950, Murtaza 1952, Cemile 1952, Bereketli Topraklar Üzerinde 1954, Suçlu 1957, Devlet Kuşu 1958, Vukuat Var 1958, Gavurun Kızı 1959, Küçücük 1960, Dünya Evi 1960, El Kızı 1960, Hanımın Çiftliği 1961, Eskici ve Oğulları 1962 ( Eskici Dükkanı adıyla 1970), Gurbet Kuşları 1962, Sokakların Çocuğu 1963, Kanlı Topraklar 1963, Bir Filiz Vardı 1965, Müfettişler Müfettişi 1966, Yalancı Dünya 1966, Evlerden Biri 1966, Arkadaş Islıkları 1968, Sokaklardan Bir Kız 1968, Üç Kağıtçı 1969, Kötü Yol 1969, Kaçak (ö.s.) 1970, Tersine Dünya (ö.s.) 1986.
OYUN:
İspinozlar 1965, 72. Koğuş 1967
ANI:
Nazım Hikmet'le Üç buçuk Yıl 1965
İNCELEME:
Senaryo Tekniği ve Senaryoculuğumuzla İlgili Notlar 1963
RÖPORTAJ:
İstanbul'dan Çizgiler (ö.s.) 1971
Yahya Kemal BEYATLI

1884 - Üsküp
1958
Türk şairi. 1884 yılında Üsküp'te doğdu. Orta öğrenimini Vefa İdadisi'nde tamamladıktan sonra Paris'e giderek orad Fransızca öğrendi, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde öğrenim gördü. Dokuz yıl süre ile Paris'te kaldıktan sonra yurda dönüşünde Darülfünun'da çeşitli dersler okuttu. Urfa Milletvekili olarak Büyük Millet Meclisi'ne katıldı. Dışişleri Bakanlığı'nda görev alarak Varşova, Madrit, pakistan büyükelçiliklerininde bulundu.
Edebiyat yaşamına, Avrupa dönüşü Yeni Mecmua'da Bulunmuş Sayfalar başlığı ile yayımladığı gazelleri ve şarkılarıyla katıldı. Paris'te iken zamanın en ileri edebiyatçıları ile kurduğu yakın ilişki sonucu edebiyatta üstün bir biçim güzelliği ve uyumlu ölçü düşüncesine ulaşmıştı. Buna eklenen engin bir tarih sevgisi ve beğenisi eserlerindeki öz'ü hazırladı. Avrupa'dan aldığı, şekildeki ve özdeki yeniliğin yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu'nun üstün uygarlığı, bu uygarlık düzeyindeki yaşantı, şairi kuvvetle etkiledi.
Osmanlı uygarlığının en üstün eserlerini verdiği İstanbul, hemen tüm şiirlerinin başlıca konusudur. Aşk, kahramanlık, doğa, deniz, güzellik gibi kavramlar ve konular daima bu ortamda gelişir.
Şiirlerinde iç uyumu her şeyden üstün tuttu. Şiirde iç uyum ise, şaire göre bir başka türlü musiki idi. Bu nedenle de Ok adlı şiiri dışında, tüm şiirlerini aruz ölçüsüyle yazdı.
Başlıca kitapları :
Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgarıyla, Aziz İstanbul, Eğil Dağlar (Kurtuluş Savaşı yazıları), Bitmemiş Şiirler.
Yunus EMRE

?
1320/21
Türk halk şairi. Hayatı efsanelerle dolu olan şairin, nerede doğduğu, nerede yaşadığı üzerine çeşitli bilgiler ve görüşler vardır. Genellikle, Sakarya dolaylarında doğduğu, bir süre buralarda oturup, Konya, Şam ve Azerbaycan'a gittiği söylenir.
Eserlerinin çoğunda hece ölçüsünü kullanan şair, kimi eserlerinde aruz ölçüsünden örnekler vermiştir. Tasavvuf felsefesinin, Türk dilindeki en iyi anlatımı Yunus Emre'nin şiirlerinde kendini bulmuştur. Varlık-yokluk, insan, tanrı, ölüm kavramlarını şiirlerinde en iyi biçimde yansıtmıştır.
Tüm eserlerinde coşkun bir lirizm görülür. Halk diliyle, halk için yazmıştır. Divanındaki ilahi ve nefesleri 360 kadardır. Ahmet Adnan Saygun, şiirlerinden bir bölümünü Yunus Emre Oratoryosu adı ile bestelemiş, eser Amerika ve Avrupa'da başarı ile çalınmıştır.
ESERLERİ :
Yunus Emre Divanı, Risalet'ün Nushiyye.
Ziya GÖKALP

Ziya Gökalp 1876 yılında Diyarbakır'da doğdu. İstanbul'da Baytar Mekteb-i Alisi'nin son sınıfından alınıp tevkif edildi. Dokuz ay hapislikten sonra memleketine sürüldü. 1908'de Diyarbakır İlköğretim Müfettişi, 1910'da da İttihad ve Terakki Partisi Genel İdare Kurulu üyesi oldu. İstanbul'a yerleşti. Darülfünun'da sosyoloji dersleri verdi. Genç Kalemler ile Türk Yurdu'nda yazılar yazdı. Yeni Mecmua'yı çıkardı. İstanbul işgal edilince Malta'ya sürüldü (1919). 1923'te Telif ve Tercüme Ercümeni Reisliği'ne tayin edildi. Diyarbakır milletvekili oldu (1923). Hastalanınca tedavi için İstanbul'a geldi ve bu şehirde öldü.
Türkçülük akımını sistemleştirip topluma mal etti. Türk toplumunun her alanda yücelmesi için çalıştı. Milli kültür kaynaklarına dönüşü sağladı. Milli edebiyat akımının kuvvetlenmesini temin etti. Düşüncelerini halka yayabilmek için makale, öğretici şiir, destan ve masal türlerinde popüler eserler verdi.
Eserleri :
Şiirleri: Kızıl Elma (1915), Yeni Hayat (1918), Altın Işık (1923).
Diğer eserleri : Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak (1918), Türkçülüğün Esasları (1923), Yeni Türkiye'nin Hedefleri.
Tevfik FİKRET

26 Aralık 1867 - İstanbul
19 Ağustos 1915 - İstanbul
Tevfik Fikret 26 Aralık 1867'de İstanbul Kadırga'da dünyaya geldi. Asıl ismi Mehmed Tevfik. 1888'de Galatasaray Lisesi'ni (Mekteb-i Sultani) birincilikle bitirdi. Hocaları arasında Muallim Naci, Recaizade Ekrem gibi seçkin isimler vardı. Şiire lise yıllarında başladı. İlk şiiri 1883'te yayınlandı. Liseden sonra Hariciye Nezareti (Dışişleri Bakanlığı), ardından Maarif Mektubi Kalemi'nde çalıştı. Yüksek Ticaret Okulu'nda ders verdi. Kuzeniyle evlendi. 1894'te, Malumat gazetesinin kurucuları arasında yer aldı. Galatasaray Lisesi ve Robert Kolej'de Türkçe öğretmenliği yaptı. 1896'da Edebiyat-ı Cedide akımını destekleyen Servet-i Fünun dergisi yazarları arasına katıldı. Halit Ziya, Cenap Şahabettin, İsmail Safa, Mehmet Rauf, Samipaşazade Sezai, Hüseyin Cahit gibi isimlerle birlikteydi. 1905'te babasını yitirdi. Aynı yıl Rumelihisarı'nda ölünceye dek oturacağı "Aşiyan"ına (yuva) yerleşti. 1908'te II. Meşrutiyet'in ateşli savunucularından biri oldu. Meşrutiyet'ten sonra Hüseyin Kazım Kadri ve Hüseyin Cahit (Yalçın) ile birlikte Tanin gazetesini kurdu. 1909'da Galatasaray Lisesi Müdürü oldu. Daha sonra Robert Kolej'e geçti. 1911'de, gençlere seslendiği Haluk'un Defteri yayınlandı. 1914'te sağlığı bozuldu. 1914'te çocuklara seslendiği Şermin adlı kitabı yayınlandı. Ağır bir şeker hastalığına tutulmuştu. Kolundan olduğu bir ameliyattan sonra 19 Ağustos 1915'te yaşamını yitirdi ve Eyüp'te aile mezarlığına defnedildi.
ESERLERİ :
Rübab-ı Şikeste (1900-1984) Haluk'un Defteri (1911-1984) Rübabın Cevabı (1911-1945) Şermin (1914-1983) Tarih-i Kadim (1905) Son Şiirler (1952. Yay. Haz. Cevdet Kudret)
ŞİNASİ

1826 - İstanbul
1871
Tanzimat dönemi şair ve yazarlarındandır. 1826 İstanbul doğumludur. Asıl adı İbrahim olan yazar, Tophane kaleminde memurken Paris'te maliye okuması için devletçe gönderildi. Dönüşünde Meclis-i Maarif üyesi oldu. Reşit Paşa kendisini korudu. Agah Efendi ile Tercüman-ı Ahval, daha sonra da tek başına Tasvir-i Efkar gazetelerini çıkardı. Bir ara matbaa işleriyle uğraştı. Mezarı kaybolmuştur. Tanzimat edebi hayatının kurucusudur. İlk şiir çevirileri, ilk yerli oyun (Şair Evlenmesi), ilk makale onun tarafından gerçekleştirilmiştir. Şiirde eski şekle bağlı kalıp yeni kavramlar kullanan, dilde sadeleşmeye önem veren, düşünceyi ön plana çıkaran, sade yazmayı önemseyen ilk yazardır.
Başlıca kitapları :
Tercüme-i Manzume (Çeviri Şiirler 1859), Şair Evlenmesi, Müntehabat-ı Eş'ar (Şiirlerinden seçmeler, 1862), Durub-ı Emsal-i Osmaniye (Atazözleri, 1885), Müntehabat-ı Tasvir-i Efkar (Seçme makaleler, 1885).
Hikmet Dizdaroğlu ve Hüseyin Seçmen'in yazar hakkında hazırladıkları birer kitap vardır.

|